Yargıtay Kararı e.2003/11144 Devre Tatil Sözleşmesinin Feshi

T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi

Esas No: 2003/11144

Karar No: 2004/376

Karar Tarihi: 20.01.2004

DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNİN FESHİ (Sözleşmede Satıcı Alıcıya Hizmet Satmayı Üstlendiği İçin Taraflar Arasında Meydana Gelecek Uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin Görevli Olması)

CAYMA BELGESİ (Devre Tatil Sözleşmesinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin Görevli Olması)

GÖREVLİ MAHKEME (Devre Tatil Sözleşmesinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin Görevli Olması)

ÖZET : 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık devre tatil sözleşmesinden doğmuştur. Satıcı, alıcıya hizmet satmayı üstlendiği için taraflar arasında meydana gelecek uyuşmazlıkların çözüm yeri Tüketici Mahkemeleri’dir.

DAVA : Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, 19.1.1999 tarihinde davalı şirketin tesislerinde katıldığı toplantıda psikolojik baskı sonucu 10278 nolu üyelik sözleşmesi imzaladığını, tanıtımda 22 km uzunluğunda kayak pisti ve açık havuz yapılacağının taahhüt edildiğini, ayrıca RCI denilen tatil değişim programına da üye olduğunun bildirildiğini 1999 yılı Ekim ayında RCI programında Antalya S. apart evlerde 1 hafta tatil yaptığını, ancak davalının tesisleri ile ilgili bir gelişme olmadığı gibi kendisine cayma belgesi de verilmediğini, davalının edimini yerine getirmediğini, cayma belgesi verilmediği için 7 günlük cayma süresinin başlamadığını ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile ödemiş olduğu 3740 dolar bedel ile 150 dolar yıllık bakım ücretleri toplamı 3890 doların tahsilini istemiştir.

Davalı, tüketici mahkemesinin görevli olduğunu, sözleşme tarihinden itibaren 3 yıl geçtiğini, 1999 ve 2000 yılı tatil haklarını kullandıktan sonra davacının sözleşmeden dönemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 4077 sayılı kanunun 8. maddesi gereğince kapıdan satış sayılan sözleşmenin tecrübe ve muayene koşullu olduğu, cayma belgesi verilmediği için sözleşmeden her zaman dönülebileceğini, ancak davacının tüm borçlarını ödedikten ve tesiste tatil hakkını kullandıktan sonra cayma hakkını kullanmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Taraflar arasında düzenlenen 19.1.1999 tarihli Ilgaz M.R. Üyelik Sözleşmesi 4822 sayılı kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6/B maddesinde tanımı yapılan devre tatil sözleşmesi olup, somut olayda davalı ( satıcının ), davacı alıcıya hizmet satmayı üstlendiği ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.

2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Davacı tarafça temyiz olunan kararın ( 1 ) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 20.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Devamı

Yargıyat İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurul Kararı (2003/1)

Devamı

Yargıtay Kararı e.2004/8617 Ayıplı Malın İadesi

T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi

Esas No: 2004/8617

Karar No: 2004/10239

Karar Tarihi: 29.06.2004

TÜKETİCİNİN KORUNMASI (Ayıplı Malın Yenisi İle Değişimi Olmadığı Takdirde Bedelinin Talep Edilmesi – Bilirkişi Raporuna Göre Onarılıp Orjinali İle Aynı Nitelikte Çalıştığı Tesbit Edilen Televizyonu Teslim Alma Zorunluluğu Bulunmadığı )

AYIPLI MALIN İADESİ ( Seçimlik Hak/Yenisi İle Değişimi Olmadığı Takdirde Bedelinin Talep Edilmesi/Onarılıp Orjinali İle Aynı Nitelikte Çalıştığı Tesbit Edilen Televizyonu Teslim Alma Zorunluluğu Bulunmadığı – Tüketici Hakları )

TÜKETİCİ HAKLARI ( Ayıplı Malın İadesi/Seçimlik Hak – Yenisi İle Değişimi Olmadığı Takdirde Bedelinin Talep Edilmesi/Onarılıp Orjinali İle Aynı Nitelikte Çalıştığı Tesbit Edilen Televizyonu Teslim Alma Zorunluluğu Bulunmadığı )

BOZUCU NİTELİKTE İNŞAİ HAK ( Bedel İadesini de İçeren Sözleşmeden Dönme Malın Ayıpsız Misliyle Değiştirilmesi Hakları – Kullanılmakla Son Bulduğundan Bundan Rücu Edilemeyeceği )

TÜKETİCİNİN KORUNMASI ( Ayıplı Malın Yenisi İle Değişimi Olmadığı Takdirde Bedelinin Talep Edilmesi – Bilirkişi Raporuna Göre Onarılıp Orjinali İle Aynı Nitelikte Çalıştığı Tesbit Edilen Televizyonu Teslim Alma Zorunluluğu Bulunmadığı )

AYIPLI MALIN İADESİ ( Seçimlik Hak/Yenisi İle Değişimi Olmadığı Takdirde Bedelinin Talep Edilmesi/Onarılıp Orjinali İle Aynı Nitelikte Çalıştığı Tesbit Edilen Televizyonu Teslim Alma Zorunluluğu Bulunmadığı – Tüketici Hakları )

TÜKETİCİ HAKLARI ( Ayıplı Malın İadesi/Seçimlik Hak – Yenisi İle Değişimi Olmadığı Takdirde Bedelinin Talep Edilmesi/Onarılıp Orjinali İle Aynı Nitelikte Çalıştığı Tesbit Edilen Televizyonu Teslim Alma Zorunluluğu Bulunmadığı )

BOZUCU NİTELİKTE İNŞAİ HAK ( Bedel İadesini de İçeren Sözleşmeden Dönme Malın Ayıpsız Misliyle Değiştirilmesi Hakları – Kullanılmakla Son Bulduğundan Bundan Rücu Edilemeyeceği )

ÖZET : Yasanın davacı tüketiciye tanıdığı seçimlik haklar inşai nitelikte olup ikinci fıkrada izah edilen bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi hakları bozucu nitelikli inşai haklardan olup kullanılmakla son bulduğundan bundan rücu edilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki tüketici davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıdan 4.4.2000 tarihinde satın aldığı televizyonunun 16.3.2001 tarihinde arızalanması sonucu tüketici hakem heyetine başvurduğunu, üretim hatasının tesbit edildiğini ileri sürerek öncelikle ayıpsız yenisi ile değişimini, olmadığı takdirde bedelini talep etmiştir.

Davalı, dava sırasında kendilerine teslim edilen televizyondaki üretim hatasının giderdiklerini ve teslime hazır olduklarını savunmuşlardır.

Mahkemece, dava açıldıktan sonra davalı tarafından tamir edilen ve bilirkişi raporuna göre orjinali ile aynı nitelikte çalıştığı tesbit edilen televizyonu teslim almayacağını bildirmesi üzerine davacının davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalılardan satın aldığı televizyonda meydana gelen arıza nedeniyle, ayıpsız yenisi ile değişimini, olmadığı takdirde rayiç bedelinin tahsilini talep ettiği halde mahkemece arızanın davalı tarafından giderildiği ve orijinali ile aynı kalitede çalışabileceğine ilişkin bilirkişi raporu esas alınarak, teslimi kabul etmeyen davacının davasının reddine karar verilmiştir. Dosya da aldırılan bilirkişi raporu ve davalının kabulü ile dava konusu televizyonda imalat hatası olduğu hususu tartışmasızdır. 4077 sayılı Kanunun 4. maddesi ilk fıkrasında ayıplı malın tanımı yapılmış, ikinci fıkrasında tüketicinin ayıplı mal konusundaki tercih haklarını düzenlemiş, üçüncü fıkrasında tüketicinin seçimlik haklarından dolayı kimlerin sorumlu tutulacağı belirtilmiştir. Öğretide ve uygulamada yasanın davacı tüketiciye tanıdığı seçimlik haklar inşai nitelikte olup ikinci fıkrada izah edilen bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi hakları bozucu nitelikli inşai haklardan olup kullanılmakla son bulduğundan bundan rücu edilemez. Davacı haklarını, ayıpsız yenisi ile değişim, olmadığı takdirde bedelin iadesi şeklinde kullandığından ve dava konusu televizyonun onarım bedeline ilişkin fatura dikkate alındığında, arızanın da önemli olduğu anlaşılmakla, davacının talepleri dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 29.6.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Devamı

Yargıtay Kararı e.2004/8635 Ayıplı Otomobil Nedeniyle Alacak Davası

T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi

Esas No: 2004/8635

Karar No: 2004/19327

Karar Tarihi: 31.12.2004

AYIPLI OTOMOBİL NEDENİYLE ALACAK DAVASI (Bu Tarihten İtibaren Davalının Temerrüde Düştüğü Davacının Faize Hak Kazandığı – 4 Sene Sonra Açılan Faiz Alacağı Davasının Red Edilemeyeceği/Faiz Alacağının Esas Alacağın Tabi Olduğu Zamanaşımına Tabi Olduğu)

TÜKETİCİNİN KORUNMASI ( Ayıplı Otomobil Nedeniyle Alacak Davasından 4 Sene Sonra Açılan Faiz Alacağı Davasının Red Edilemeyeceği – Faiz Alacağının Esas Alacağın Tabi Olduğu Zamanaşımına Tabi Olduğu )

FAİZ ALACAĞI ( Esas Alacağın Tabi Olduğu Zamanaşımına Tabi Olduğu – Ayıplı Otomobil Nedeniyle Alacak Davasından 4 Sene Sonra Açılan Faiz Alacağı Davası/Davalının Temerrüde Düştüğü Davacının Faize Hak Kazandığı )

ZAMANAŞIMI ( Faiz Alacağının Esas Alacağın Tabi Olduğu Zamanaşımına Tabi Olduğu – Ayıplı Otomobil Nedeniyle Alacak Davasından 4 Sene Sonra Açılan Faiz Alacağı Davası/Davalının Temerrüde Düştüğü Davacının Faize Hak Kazandığı )

AYIPLI MAL ( Ayıplı Otomobil Nedeniyle Alacak Davasından 4 Sene Sonra Açılan Faiz Alacağı Davası – Bu Tarihten İtibaren Davalının Temerrüde Düştüğü Davacının Faize Hak Kazandığı/Faiz Alacağının Esas Alacağın Tabi Olduğu Zamanaşımına Tabi Olduğu )

AYIBA KARŞI SORUMLU TUTULANLAR ( Ayıba Karşı Uzun Bir Süre İle Sorumluluk Üstlenmemişlerse Ayıp Daha Sonra Ortaya Çıkmış Olsa Bile Malın Tüketiciye Teslim Tarihinden İtibaren İki Yıllık Zamanaşımına Tabi Oldukları )

TÜKETİCİYE TESLİM EDİLEN MAL ( Sorumluluk Daha Sonra Ortaya Çıkmış Olsa Bile İki Yıllık Zamanaşımına Tabi Olunduğu – Faiz Alacağının Esas Alacağın Tabi Olduğu Zamanaşımına Tabi Olduğu )

ÖZET : 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/4 maddesi ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir düzenlemesini getirmiştir.

Öte yandan, BK. 131. maddesi gereği faiz alacağı esas alacağın tabi olduğu zamanaşımına tabi olur. BK.nun 133/2 maddesince alacaklının dava açmasıyla zamanaşımı kesilir. Ancak zamanaşımının kesilmesi sadece dava konusu alacak için söz konusudur. Bu durumda davacının talebine konu faiz alacağının iki yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve faiz alacağının zaman geçtikçe doğan bir alacak olduğunun kabulü gerekir.

Somut olayda, davacıya araç 01.09.1997 tarihinde teslim edilmiş, faize ilişkin dava ise 21.11.2003 de açılmıştır. 4077 sayılı yasanın 4. maddesinde kabul edilen 2 yıllık zaman aşımı süresi geçmiştir. Ne var ki davacı 27.08.1999 da alacağa ilişkin davayı açmakla zaman aşımını kesmiştir. Bu tarihten itibaren davalı temerrüde düşmüş ve davacı bu tarihten itibaren faize hak kazanmıştır. Davacı faiz alacağına ilişkin bu davayı 21.11.2003 de açmak ile iki yıllık zamanaşımı süresini kestiğinden dava tarihinden geriye doğru iki yıllık süre için faiz alacağını talep edebileceği kabul edilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı şirketten 01.09.1997 tarihinde 4.700.000.000 TL bedelle satın aldığı otomobilin ayıplı çıkması üzerine 27.08.1999 tarihinde açtığı davada 29.11.2001 tarihli kararla araçtaki ayıp nedeniyle 897.272.727 TL nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, ancak talebi olmadığı için faize hükmedilmediğini belirterek 897.272.727 TL.nin ilk davanın açıldığı 27.08.1999 tarihi ile karar tarihi olan 29.11.2001 arasında geçen dönem için 1.183.403.022 TL işlemiş faiz ile 897.272.727 TL.nin 29.11.2001 karar tarihinden sonraki faizlerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının açtığı ilk davada faiz talep etmediği gibi faiz hakkını saklı tutmadığını aracın 01.09.2001 de teslim edilmesi nedeniyle talebin 01.09.2001 de zaman aşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, faiz talebinin asıl alacağa bağlı fer’i bir hak olduğu, davacının 01.09.1997 aracı teslim almasına rağmen 21.11.2003 de bu davayı açtığı, zaman aşımının gerçekleştiği, ilk karara icraya koymayan davacının hakkını kötüye kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.

2- 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/4 maddesi ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zaman aşımına tabidir düzenlemesi getirmiştir. BK.nun 131. maddesi gereğince asıl alacak zamanaşımına uğradığında faiz ve diğer ek haklarda zaman aşımına, uğrar. Diğer bir değişle faiz alacağı esas alacağın tabi olduğu zaman aşımına tabi olur. BK.nun 133/2 maddesince alacaklının dava açmasıyla zaman aşımı kesilir. Ancak zaman aşımının kesilmesi sadece dava konusu alacak için söz konusudur. Bu durumda davacının talebine konu faiz alacağının iki yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve faiz alacağının zaman geçtikçe doğan bir alacak olduğunun kabulü gerekir.

Somut olayda davacıya araç 01.09.1997 de teslim edilmiş, faiz alacağına dair bu dava 21.11.2003 de açılmıştır. 4077 sayılı yasanın 4. maddesinde kabul edilen 2 yıllık zaman aşımı süresi geçmiştir. Ne var ki davacı 27.08.1999 da alacağa ilişkin davayı açmakla zaman aşımını kesmiştir. Bu tarihten itibaren davalı temerrüde düşmüş ve davacı bu tarihten itibaren faize hak kazanmıştır. Yukarıda açıkladığı üzere faiz alacağı zaman geçtikçe doğan bir alacak olup kural olarak davacı faiz alacağının doğduğu tarihten asıl alacağın ödendiği tarihe kadar faiz isteyebilirse de davalı zaman aşımı def’inde bulunmuştur. Davacı faiz alacağına ilişkin bu davayı 21.11.2003 de açmak ile iki yıllık zamanaşımı süresini kesmiştir. Bu durumda davacının 21.11.2003 tarihinden geriye doğru iki yıllık süre için faiz alacağını talep edebileceği gözetilmeden davanın tümüyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : ( 1 ) nolu bentte gösterilen nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle hükmün davacı lehine BOZULMASINA, 31.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Devamı

Yargıtay Kararı e.2004/17378 Aracın Kaza Sırasındaki Hava Yastığının Açılmaması

T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi

Esas No: 2004/17378

Karar No: 2005/3692

Karar Tarihi: 08.03.2005

ARACIN KAZA SIRASINDA HAVA YASTIĞININ AÇILMAMASI (Ayıplı Çıkan Otomobil Nedeniyle Uğranılan Zararın Tazmini Talepli Davada Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu

AYIPLI ÇIKAN OTOMOBİL (Kaza Sırasında Açılmayan Hava Yastıkları Nedeniyle Uğradığı Zararın Tazminini Talebi – Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu)

GÖREV (Ayıplı Çıkan Otomobil Nedeniyle Uğranılan Zararın Tazmini Talepli Davada Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu)

TÜKETİCİ MAHKEMESİ (Bir Hukuki İlişkinin Tüketici Kanunu Kapsamında Kaldığının Kabulü İçin Yasada Tanımı Yapılan Satıcı İle Tüketici Arasında Mal Veya Hizmet Satışına İlişkin Bir İlişkinin Bulunması Gereği)

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıdan satın aldığı araçla yaptığı kaza sırasında açılmayan hava yastıkları nedeniyle ayıplı çıkan araçtan dolayı uğradığı zararın tahsilini talep etmiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalılardan satın aldığı ve kullandığı araçla yaptığı kaza neticesinde hava yastıklarının açılmaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat ve aracın ayıplı değeri ile ayıpsız değeri arasındaki farkın tahsilini talep etmiştir.

1- 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ilişkinin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır

4077 Sayılı Yasanın 23. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece ayrı bir tüketici mahkemesi veya tüketici davalarına bakmaya yetkili mahkeme varsa dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi, tersi durumda davaya tüketici mahkemesi niteliği ile bakılması gerekir. Bu yönlerin gözden kaçırılması bozma nedenidir.

2- Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Devamı

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Kararı (İşçinin, İşverenin Diğer İşyerlerinde Çalışması Hk)

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

Esas No: 2004/30947
Karar No: 2005/24233
Tarih: 07/07/2005

İlgili Mevzuat: 4857 Sayılı İş K.md.22 17-21, 1475 sayılı İş.K.md.14

Yargıtay Kararı: 
Davacı ihbar ve kıdem tazminatı ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı işe girerken imzaladığı sözleşme ve taahhütnamede işverenin diğer işyerlerine atanmayı ve oralarda görev yapmayı kabul etmiş bulunmaktadır. İşveren hangi işyerinde ne kadar işçi çalıştıracağını işyeri ihtiyaçlarına göre belirleme hakkına sahiptir. Bu işyerinin yönetim hakkı ile ilgilidir. İşverenin bu hakkını kötüye kullandığı kanıtlanmadıkça hakim işverenin bu eylemine müdahale etme hakkına sahip değildir.
Somut olayda davacı ile aynı görevi yapan tanıkların açıklamaları işverenin davacının tayininde kötü niyetli davrandığının kabulü için yeterli değildir. Tanık ifadelerinde davacı ile aynı durumda olan başka bir şahsın Ankara’ya atama istediği halde bu şahsın atamasının yapılmayıp davacının tayin edildiği bildirilmişse de bu konuda belge ibraz edilmemiş ve anılan kişi de tanık olarak dinletilmemiştir. Açıklanan nedenle davacının kıdem tazminatı isteğinin reddigerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07/07/2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Devamı

Sayıştay Başkanlığı Tarafından 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü Maddesinin (B) Bendi Kapsamında Yapılacak İhalelere İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Sayıştay Genel Kurul Kararı (K.No: 5391/1)

06 Ağustos 2015 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 29437

Sayıştay Başkanlığı Tarafından 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü Maddesinin (B) Bendi Kapsamında Yapılacak İhalelere İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Sayıştay Genel Kurul Kararı (K.No: 5391/1)

Tıklayınız

Devamı

Sayıştay Genel Kurulu İçtihadı Birleştirme Kararı E. 2008/1

23 Ekim 2008 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 27033

Sayıştay Başkanlığından:

Esas No.     : 2008/1

Karar No. : 5229/1

KONU

Yapım işlerinde sözleşme yılından sonra birim fiyatın değişmesi nedeniyle meydana gelen imalat artış ve azalışlarında imalatın yapıldığı yıl fiyatlarının mı, tespit yılı fiyatlarının mı uygulanacağı konusunda Temyiz Kurulunun 5.6.2003 tarihli ve 10191 sayılı ilamı ile 14.3.2005 tarihli ve 11590 sayılı ilamı arasında aykırılık bulunduğundan bahisle içtihadın birleştirilmesi istemi.

USUL YÖNÜNDEN İNCELEME

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Merkez Saymanlığı 1999 yılı idare hesabının 4. Dairede yargılanması sonucunda çıkarılan 774 sayılı ilamın 21’inci maddesi hükmüne karşı sorumlular tarafından yapılan itiraz üzerine düzenlenen 5.6.2003 tarihli ve 10191 sayılı Temyiz Kurulu ilamına esas 24.3.2003 tarihli ve 26206 sayılı tutanakta:

“Aynı ilamın 21 inci maddesiyle, …………. yüklenimindeki ‘Diyarbakır İçmesuyu, Arıtma Tesisi, Ekipman Tesisi ve Montajı’ işine ait hakediş bedellerinin ödenmesinde;

A- Su tutucu yapılarda kalıp imalat bedelinin 21.015 poz nolu “Rendeli kereste ile yapılan lamba zıvanalı düz yüzeyli çıplak beton ve betonarme kalıbı” birim fiyatı ile değil YF 13 poz nolu “Su tutucu yapılarda rendeli kereste ile lamba zıvanalı düz yüzeyli çıplak beton ve betonarme kalıbı” özel birim fiyat üzerinden ödenmesi gerektiğine ilişkin yüklenicinin 11.11.1998 tarihinde idareye yapmış olduğu itirazının yerinde görülerek, söz konusu imalat bedelinin YF 13 poz nolu özel birim fiyat üzerinden ödenmesine 26.4.1999 tarihinde onay verilmesi üzerine, hakediş raporlarına ekli fiyat farkı tespit tutanaklarında, 1998 yılında su tutucu yapılarda kullanılan ve bedeli 1998 yılının son hakedişi olan 3 nolu hakedişte 21.015 pozundan ödenmiş olan YF 13 pozundan 20940 m2 imalat bulunduğu açıkça görüldüğü halde, 20940 m2 imalat için 1998 yılı YF 13 birim fiyatı üzerinden ödemede bulunulup ayrıca bu miktar için 21.015 1998 yılı fiyatı ile kesinti yapılması gerekirken, 6 nolu hakediş raporunda, 1998 yılında imalata giren söz konusu imalata ait 20940 m2’lik imalat miktarları için 1999 yılı fiyatlarıyla YF 13 birim fiyatı ile ödeme yapılıp, 1999 yılı 21.015 birim fiyatı ile kesinti yapılmış iken, 8 nolu hakediş raporunda 20940m2‘lik miktarın YF 13 poz nolu imalat miktarına ilave edilip, tamamı YF 13 1999 birim fiyatı ile ödenmesi ve ayrıca aynı miktarın 21.015 poz nolu imalat miktarına ilave edilerek mükerrer olarak bu birim fiyat ile de değerlendirilmesi nedeniyle fazla ödenen 141.385.968.000.-liraya;

B- YF 13 pozuna ait 20940 m2 imalat için imalatın yapıldığı 1998 yılı fiyatlarıyla kereste fiyat farkı ödenmesi gerekirken, 20940 m2 imalat için hem 21.015 pozundan 1999 fiyatlarına göre hem de YF 13 pozundan 1998 yılı fiyatlarıyla malzeme fiyat farkı ödenmesi nedeniyle fazla ödenen 14.744.796.000.- liraya;

Olmak üzere toplam (A+B) 156.130.764.000.- liraya tazmin hükmü verilmiştir.

Bu hükme karşılık dilekçi temyiz dilekçesinde, müteahhidin 11.11.1998 tarihinde, 3 nolu hakedişin yapılması için İdareye dilekçe verdiği, su tutucu beton kalıplarının ödemesinin 21.015 nolu poz ile yapılacağının anlaşılması üzerine, müteahhidin 16.11.1998 tarihinde belirtilen poz ile ödeme hususuna itiraz ettiği, YF 13 poz nolu yeni fiyatın 20.04.1999 tarihinde onaylandığı; yeni fiyatın tasdik keyfiyetinden sonra muteber olması bu fiyatın, tasdik tarihinden önce herhangi bir şekilde ödeme evrakına yansıtılamayacağı anlamına gelmediği, Sayıştay ve Yargıtay kararlarının bu yönde olduğu ve İdarenin uygulamalarının da bu içtihatlar doğrultusunda şekillendiği; Sözleşme eki DSİ Umumi Şartnamesinin “Yapılan işlerde bedeli ve fiyatı belli olmayanlar için yeni fiyat yapılması” başlıklı 29. maddesinin V. fıkrasındaki “Her bir yeni fiyat hususunda müteahhitle DSİ arasında anlaşmazlık olduğu takdirde müteahhit bu anlaşmazlığın hallini beklemeden, DSİ tarafından tespit edilen fiyat tatbik edilmek şartıyla işe devam etmeye mecburdur, ihtilaflı olan bu fiyat Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yüksek Fen Kurulu tarafından tayin olunur ve iki tarafça kabulü mecburi olur.” hükmü ile işlerin durması ve dolayısıyla kamu zararına engel olabilmek için yeni fiyat uyuşmazlığı durumlarında müteahhidin, idare tarafından tayin edilen fiyat doğrultusunda işe devamını öngördüğü; 88/13181 sayılı Fiyat Farkı Kararnamesinin 8 inci maddesindeki “…Ödenek dilimleri ile ilgili olarak 6 ncı maddede yer alan hükümler dikkate alınmak şartı ile, kesin (ıcabA nabaŞ) hesapta veya işin devamı sırasında herhangi bir imalat için yapılan kesin veya arametraj sonucu bir imalatın miktarında artma veya eksilme tespit edildiği takdirde, artan veya eksilen miktar (imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun), geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere, artış veya eksilişin kesinleştiği yılın fiyatları ile değerlendirilir.” hükmü gereği geçmiş yıllarda yapıldığı halde, ileriki yıllarda farkına varılan imalatın bedelinin, imalatın fiilen yapıldığı yılın fiyatlarıyla değil, farkına varıldığı yılın fiyatlarıyla ödenmesi gerektiği, yeni fiyatın tasdiki ile tasdik tarihinde keşfedilen bir imalatın varlığının teyit edildiği; Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere yapılan fiili imalattaki farklı analiz değerlerine dayalı yeni fiyatların geçmiş tarihli imalata ödenmesi aşamasında, bu yeni fiyatların ortaya çıktığı veya yeni imalat olarak fark edildiği yılın fiyatlarının, bu yıl da geçirilmiş ise gerçek ödeme yılı fiyatlarının esas alınması gerektiği; mevzuat ve hakkaniyet gereği geçmiş yıllarda yapılan imalatlara, YF 13 fiyatı uygulanırken, uygulama yılı fiyatlarının değil ödemenin yapıldığı yılın fiyatlarının esas alınması gerektiğini belirterek tazmin hükmünün bozulmasını talep etmektedir.

Dosyasında ve rapor dosyasında mevcut belgeler ile söz konusu işe ait hakediş belgelerinin birlikte incelenmesinde; su tutucu yapılarda kalıp imalat bedelinin 21.015 poz nolu “rendeli kereste ile yapılan lamba zıvanalı düz yüzeyli çıplak beton ve betonarme kalıbı” birim fiyatı ile ödeneceğinin anlaşılması üzerine, yüklenici tarafından 11.11.1998 tarihinde idareye itiraz edildiği, YF 13 poz nolu “su tutucu yapılarda rendeli kereste ile lamba zıvanalı düz yüzeyli çıplak beton ve betonarme kalıbı” özel birim fiyatının 26.4.1999 tarihinde onaylandığı, 3.12.1998 tarihli 1998 yılı son hakedişi olan 3 nolu hakedişte, 21.015 poz nolu imalat miktarının 20940 m2 olduğu ve 20940 m2 kalıp için 3/A nolu hakedişte kereste fiyat farkı ödenmediği; 6 nolu hakedişte “Tutanak”ta da belirtildiği gibi 88/13181 sayılı Kararnamenin 8 inci maddesi ile aynı hükümleri içeren Sözleşmenin 10.7 nci maddesine göre, 21.015 poz nolu toplam imalat miktarı “0”, bir önceki yıl olan 1998 yılı imalat miktarı “20940” m2 uygulama yılı fiyat farkına esas miktar “(-)20940 ” m2 olarak gösterilerek 20940 m2 21.015 pozunda 1999 fiyatları ile kesinti yapıldığı, YF 13 poz nolu toplam imalat miktarı 75841, bir önceki yıl olan 1998 yılı imalat miktarı 0 m2 olarak gösterilerek 1998 yılı imalatı 20940 m2 YF 13 pozuna 1999 fiyatları uygulandığı; 6/A nolu hakedişte YF 13 pozundaki 75841 m2 kalıp imalatı için kereste fiyat farkı ödenmediği; 8 nolu hakedişte, 21.015 poz nolu toplam imalat miktarı 5002, bir önceki yıl olan 1998 yılı imalat miktarı 20940, uygulama yılı fiyat farkına esas miktar (5002-20940=) (-) 15938 m2 olarak gösterilerek 6 nolu hakedişte 20940 m2 21.015 pozunda 1999 fiyatları ile yapılan kesintinin devamının sağlanması gerekirken, 21.015 poz nolu toplam imalat miktarı 25942, bir önceki yıl olan 1998 yılı imalat miktarı 20940 m2 uygulama yılı fiyat farkına esas miktar (25942-20940=) 5002 m2 olarak gösterilerek (YF 13 pozuna dahil olduğu için) olmayan 20940 m2 21.015 pozu imalatına 1997 sözleşme yılı fiyatları ve 1999-1997 uygulama yılı fiyat farkı ile ödeme yapıldığı; 8 nolu hakedişte YF 13 poz nolu toplam imalat miktarı ise (75841 + 18159=) 94000, bir önceki yıl olan 1998 yılı imalat miktarı 0 m2 olarak gösterilerek 1999 yılı fiyatları ile ödendiği; 3/A ve 6/A nolu hakedişlerdeki imalatlar için birimde ödenecek kereste fiyat farkının 8.000.000 lira ile aynı olduğu, 8/A nolu hakedişteki imalatlar için birimde ödenecek kereste fiyat farkının 15.000.000 lira olduğu; YF 13 poz nolu imalatta kullanılan kereste için fiyat farkının 3/A nolu hakedişteki imalat miktarı 20940 m2, 6/A nolu hakedişteki imalat miktarı (75841-20940=) 54901 m2, 8/A nolu hakedişteki imalat miktarı (94000-75841=) 18159 m2 alınarak doğru hesaplandığı; ancak 8/A nolu hakedişte 21.015 poz nolu imalatta kullanılan kereste için fiyat farkının 8 nolu hakedişte bu pozun imalat miktarında yapılan hataya paralel olarak, 21.015 imalat miktarı 5002 m2 yerine 25942 m2 alınarak (YF 13 pozuna dahil olduğu için) olmayan 20940 m2 21.015 pozu imalatına da kereste fiyat farkı ödendiği anlaşılmaktadır.

88/13181 sayılı Kararnamenin 8 ve Sözleşmenin 10.7 nci maddesinde yer alan “Ödenek dilimleri ile ilgili olarak 6 ncı maddede yer alan hükümler dikkate alınmak şartı ile, kesin hesapta veya işin devamı sırasında herhangi bir imalat için yapılan kesin veya ara metraj sonucu bir imalatın miktarında artma veya eksilme tespit edildiği takdirde artan veya eksilen miktar (imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun), geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere, artış ve eksilişin kesinleştiği yılın fiyatları ile değerlendirilir.” hükmü gereği imalat artış ve azalışın kesinleştiği 1999 yılı fiyatları ile 21.015 poz nolu imalat miktarındaki 20940 m2 azalış için 1999 fiyatları ile kesinti ve YF 13 poz nolu imalat miktarındaki 20940 m2 artış için 1999 fiyatları ile ödeme yapılmalıdır. Esasen 6 nolu hakedişte bu uygulama doğru olarak yapılmış, ancak 8 nolu hakedişte yukarıda belirtildiği üzere 21.015 pozunda olmayan 20940 m2 imalat için 1999 fiyatları ile ödeme yapılmış ve 8/A nolu hakedişte yine olmayan 20940 m2 21.015 pozu imalatı için kereste fiyat farkı ödenmiştir.

Bu durumda, ilamın (A) bölümü için fazla ödeme;

21015 pozu: 20940m2x 2.210.965.(1997 fiyatı)                = 46.297.607.000

21015 pozu: 20940m2x (6.395.662-2.210.965=)                  4.184.697 (1999-1997 fiyatı)

= 87.627.555.000

= 133.925.162.000

İhale İndirimi (%13.8)                                                         = 18.481.672.000

% 15 KDV                                                                          = 20.086.002.000

Toplam                                                                               = 133.926.766.000.-TL

İlamın (B) bölümü için fazla ödeme;

21015 pozu: 20940m2x 0.0286x (52.000.000.-37.000.000=)  15.000.000×1.5 =

= 13.474.890.000

% 15 KDV                                                                          = 2.021.233.000

Toplam                                                                               = 15.496.123.000.TL
Olmak üzere toplam fazla ödeme (A+B) (133.926.766.000 + 15.496.123.000 =) 149.422.889.000. lira olduğundan ilamın 21 inci maddesi ile 156.130.764.000 liraya ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün sorumluların uhdelerinde kalmak üzere 149.422.889.000. lira olarak düzelterek tasdikine” karar verilmiştir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Merkez Saymanlığı 2000 yılı idare hesabının 4. Dairece yargılanması sonucunda çıkarılan 960 sayılı ilamın 13’üncü maddesi hükmüne karşı sorumlular tarafından yapılan itiraz üzerine düzenlenen 14.3.2005 tarihli ve 11590 sayılı Temyiz Kurulu ilamına esas 23.11.2004 tarihli ve 27445 sayılı tutanakta:

“Dosyada mevcut belgeler okunup incelendikten, duruşma talep eden Hakedişi Düzenleyen sıfatı ile sorumlu ………. ve ………. ‘ın temyiz dilekçelerine paralel sözlü açıklamaları ile Sayıştay Savcı Vekilinin karşılamalarına paralel açıklamaları dinlendikten, duruşmaya katılanların bir dosya içinde sundukları belgeler de incelendikten sonra gereği görüşüldü.

960 nolu ilamın 13 üncü maddesiyle, ……… yüklenimindeki “Özlüce Barajı ve HES Tesisleri İnşaatı” işinde, Sözleşme eki DSİ Genel Müdürlüğü Barajlar ve HES Dairesi Başkanlığı Birim Fiyat Cetveli’nin (Tarifleri ve Şartları) Kazı İşleri Bölümünün Pozlarla İlgili Notlar kısmının 17 nci maddesindeki, “Yol işlerinde depoya konulan kayadan gayri zemin B-15.304 fiyatının % 41’i pozu ile, yol işlerinde depoya konulan yumuşak kaya B-15.309 fiyatının % 75’i ile yol işlerinde depoya konulan kaya kazıları B-l5.313 fiyatının % 75’i ile ödenir.” hükmü gereği, B-15.313/A pozundan yapılıp depoya konulan kazı miktarı için birim fiyatın % 75 ‘inin ödenmesi gerekirken tamamının ödenmesi nedeniyle fazla ödenen 8.490.123.933.000 liraya tazmin hükmü verilmiştir.

Dilekçiler temyiz dilekçelerinde, 960 sayılı ilamın 13 üncü maddesinde, B.15.313/A pozunda 1990 ile 2000 yılları arasında kazılarak depo veya dolguya konan toplam 20.378.276,980 m3‘lük kazının 17.625.343,860 m3‘lük bölümünün tamamı 2000 yılında yapılmış gibi gösterilmek suretiyle fazla ödeme hesaplandığı, oysa B. 15.313/A pozundan yapılan toplam 20.378.276.981 m3 kazının, 18.139.739,666 m3‘lük kısmı 1990 ila 1999 yılları arasında yapılmış olup, 2000 yılında yapılan miktarın sadece 2.238.537,315 m3 olduğu ve bu imalat için 2000 yılı fiyat farkları ile sadece 6.684.990.679.673.-liralık fiyat farkı hesaplandığı;

1990 ila 2000 yılları arasında B.15.313/A pozu ile, kazılarak depo ve dolguya konan toplam 20.378.276,981 m3‘lük kazının, 2.063.273,981 m3‘lük bölümü dolguya, 18.315.003,000 m3‘lük bölümü depoya konulmuş olduğu; depo ve dolguya konan toplam 20.378.276,981 m3‘lük kazı için sözleşme yılı birim fiyatları ile toplam 19.697.642.530.-lira ve imalatların yapıldığı ilgili uygulama yılı birim fiyat farkları ile toplam 23.041.713.973.375.-lira fiyat farkı ödendiği; ilamda yapılan fazla ödeme hesabı maddeten hatalı olduğu gibi, fazla ödeme hesabının imalatın yapıldığı ilgili uygulama yıllarına ait birim fiyatlar üzerinden yapılmayarak ve 2000 yılında 2.238.537,315 m3 imalat yapılmasına rağmen, 2000 yılında 17.625.343,860 m3 imalat yapılmış gibi sözleşme ve yapı hukukuna aykırı hesaplama yapıldığı; 2000 yılındaki toplam 2.238.537,315 m3‘lük imalat için, 2000 yılı fiyatları ile KDV dahil sadece 7.823.970.706.315- lira ödenmiş olmasına karşın, ilam ile hukuka ve gerçeğe aykırı olarak 2000 yılı birim fiyatları üzerinden yükleniciye 8.490.123.933.000.-liralık fazla ödeme yapıldığına karar verildiği;

960 sayılı ilamın 13. maddesine konu olan olayda; 88/13181 sayılı Fiyat Farkı Kararnamesinin İmalat Tespiti ve Hesap Esasları başlıklı 8. maddesinde zikredilen ara veya kesin hesapta bir imalat (artış veya) azalışı söz konusu olmayıp; sadece, depoya konan kazı için B.15.313/A pozu birim fiyatının hatalı uygulanmasının söz konusu olduğu; birim fiyatın hatalı uygulanmasından doğan fazla ödemenin 2000 tespit yılı birim fiyatları üzerinden hesaplanmasının hukuken mümkün olmadığı; Sayıştay Temyiz Kurulunun, uygulama yılından önce (1990-1999 arası) yapılan imalat miktarlarının da uygulama yılında (2000) yapılmış gibi, uygulama yılı (2000) birim fiyatları üzerinden fazla ödeme hesaplanmasının mevzuata aykırı olduğuna ilişkin 7.4.2003 tarih ve 26269 tutanak sayılı kararı bulunduğu;

Bu durumda, anılan işte B. 15.313/A pozu ile imal edilen toplam 20.378.276,981 m3‘lük kazıdan depo ve dolguya konan kazıların tamamı için 2000 uygulama (tespit) yılı birim fiyatları üzerinden ödenmesi gereken tutarlar hesaplanarak ilamın 13. maddesinde olduğu gibi fazla ödeme hesaplanması hukuka aykırı olduğundan, 1990 ila 2000 yılları arasında gerçekleştirilen toplam 20.378.276,981 m3‘lük kazı için (depo ve dolgu ayrımı nazara alınarak) yukarıda anılan Sayıştay Temyiz Kurulu Kararında belirtildiği gibi kazının gerçekleştirildiği ilgili yıl uygulama birim fiyatları üzerinden ödenmesi gereken tutarlar hesaplanmak suretiyle, fazla ödeme hesabının yapılması gerektiği;

  1. 15.313/A pozu ile 1990 ila 2000 yılları arasında kazılarak depo ve dolguya konan toplam 20.378.276,981 m3‘lük kazı için; 960 sayılı ilamın 13. maddesinde belirtilen depo (%75) ve dolgu (%100) ayrımı dikkate alınarak ve Sayıştay Temyiz Kurulunun yerleşik kararlarında belirtilen uygulama (2000) yılından önce yapılan imalatların, imalatların yapıldığı ilgili yıl birim fiyatları üzerinden değerlendirilmesi gerektiği yolundaki kural esas alınmak suretiyle hesaplandığında fazla ödemenin KDV dahil 3.008.263.122.698.-lira olduğu, oysa ilamda 8.490.123.933.000.-liraya tazmin hükmü verildiği; yüklenici firmaya B. 15-313/A pozu birim fiyatının hatalı uygulanması nedeniyle sadece 3.008.263.122.698.-liralık fazla ödeme yapılmış olduğu, ayrıca bir önceki yıl ödenek dilimine göre dolguda kullanılan kazı miktarında 689.656,321 m3‘lük azalmanın söz konusu olmadığı, B.15.313/A pozu birim fiyatının hatalı uygulanması nedeniyle yükleniciye 8.490.123.933.000.-liralık fazla ödeme yapılmış olmasının fiilen ve hukuken imkansız olduğunu belirterek, ilamın 13. maddesinde yer alan tazmin hükmünün 3.008.263.122.698.-lira olarak düzeltilerek tasdik edilmesini talep etmektedirler.

B-15.313 pozisyon nolu “Barajlarda kaya kazılması ve yolda dolguya konulması” birim fiyat tarifinde, kazının yolda dolguya konulması halinde yapılacak işlemler, “……… kaya kazılması, her derinlik ve yükseklikte her nevi yol Teknik Şartname ve projesinde gösterilen şartlar dahilinde tabakalar halinde yolda serilmesi, kazı ve dolgu şevlerinin projesine uygun olarak tesviye ve tanzim edilmesi için yapılan her türlü işçilik, malzeme ve masraflarla… ” olarak belirtilmiş; Birim Fiyat Cetvelinin (Tarifleri ve Şartları) Kazı İşleri Bölümünün Pozlarla İlgili Notlar kısmının 17 nci maddesinde, “Yol işlerinde depoya konulan kayadan gayri zemin B-l5.304 fiyatının % 41’i pozu ile, yol işlerinde depoya konulan yumuşak kaya B-l5.309 fiyatının % 75’i ile yol işlerinde depoya konulan kaya kazıları B-15.313 fiyatının % 75’i ile ödenir. “; 65 inci maddesinde, “Herhangi bir şekilde kaya kazısının patlayıcı madde kullanılmadan yapılması halinde B-15.310 pozisyonu fiyatına %80 zam yapılır. Ancak bu zammın yapılabilmesi için patlayıcı madde kullanılmadan kaya kazısı yapılmasını İdarenin peşinen yazılı olarak talimat veya izin vermiş olması lazımdır. ” hükümlerine yer verilmiştir.

Dosya eki belgelerden, B-l5.313/A pozundan uygulama yılından önce 18.139.739,666 m3 ve 2000 uygulama yılında 2.238.537,315 m3 olmak üzere toplam 20.378.276,981 m3 imalat yapıldığı, bu imalatın tamamı yolda dolguda kullanılmış gibi (% 100+% 80’li 966,60-TL/m3sözleşme yılı; 2.986.320,86-TL/m3 2000 uygulama yılı fiyat farkı fiyatından) ödeme yapıldığı, B-l 5.313/A pozisyonu ile ödenen toplam 20.378.276,981 m3 imalat miktarının 2.063.276,800 m3‘ünün yol dolgusunda, geriye kalan 18.315.003,181 m3‘ünün ise yol dolgusunda kullanılmayarak depoya konulduğu, bu nedenle de “Pozlarla İlgili Notlar” kısmının 17 nci maddesi hükmü gereği B-l5.313 fiyatının % 75’i (% 75 + % 80) ile ödenmesi gerektiği halde % 100’ü (% 100 + % 80) ile ödendiği anlaşılmaktadır.

B-l5.313 pozisyonu ile tanımlanan imalat ile Pozlarla İlgili Notlar kısmının 17 ve/veya 65 inci maddesine göre yapılan B-l5.313/A, B-15.313/A1, B-15.313/A2… pozisyonu imalatları farklı birim fiyatlı, ancak aynı kazı imalatıdır. Yapılan kazı imalatında bir artış veya azalış olmayıp sadece birim fiyatın hatalı uygulanması söz konusu olduğundan, 88/13181 sayılı fiyat farkı kararnamesinin 8 inci maddesindeki, “Ödenek dilimleri ile ilgili olarak 6 ncı maddede yer alan hükümler dikkate alınmak şartı ile, kesin hesapta veya işin devamı sırasında herhangi bir imalat için yapılan kesin veya ara metraj sonucu bir imalatın miktarında artma veya eksilme tespit edildiği takdirde artan veya eksilen miktar (imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun), geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere, artış veya eksilişin kesinleştiği yılın fiyatları ile değerlendirilir.” hükmü esas alınarak, kazı imalatı miktarlarında artış veya eksiliş olmadığı halde, birim fiyatın hatalı uygulanması imalat miktarındaki artış ve eksiliş olarak değerlendirilerek, artış ve eksilişin kesinleştiği 2000 tespit yılı fiyatları ile hesaplanan fazla ödemeye tazmin hükmü verilmesi mevzuata uygun görülmemiştir.

88/13181 sayılı fiyat farkı kararnamesinin 8 inci maddesi hükmü esas alınarak artan ve azalan imalatlara göre hesaplanan fazla ödemeye değil, imalatların yapıldığı yıl fiyatları esas alınarak bulunacak fazla ödemeye tazmin hükmü verilmesi gerektiğinden; imalatların yapıldığı yıl fiyatları esas alındığında fazla ödemenin 3.008.263.122.698.-lira olduğu anlaşıldığından, dilekçi iddialarının kabulü ile 960 nolu ilamın 13 üncü maddesiyle 8.490.123.933.000 liraya ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün 3.008.263.122.698.-lira olarak sorumluların uhdelerinde kalmak üzere düzelterek tasdikine ” karar verilmiştir.

832 sayılı Sayıştay Kanununun 80’inci maddesinin birinci fıkrasında, işin gereği ve ibraz edilen belgelerin mahiyetleri bir olduğu halde aynı konu hakkında dairelerce veya Temyiz Kurulunca verilen ilamların birbirine aykırı olması halinde, Birinci Başkanın bu ilamları içtihadın birleştirilmesi için Genel Kurula vereceği belirtilmiştir.

Yukarıda yer alan ilamlarda da ödemelerin konusu ve ibraz edilen belgeler aynı mahiyette olduğu halde, bu ilamlar arasında aykırılık bulunmaktadır.

Esasen, içtihadın birleştirilmesine gerek duyulan konu, yapım işlerinde sözleşme yılından sonra olmak üzere, önceden yapılan imalata, yeni birim fiyat tespit edilmesi veya mevcut bir başka birim fiyat tatbik edilmesi suretiyle sonradan farklı birim fiyatın uygulanması durumunda meydana gelen imalat artış ve azalışlarında imalatın yapıldığı yıl fiyatlarının mı, yoksa tespit yılı fiyatlarının mı tatbik edileceği hususu ile ilgilidir. Her iki yapım işinde de, önceden belli bir birim fiyat uygulanan imalatın birim fiyatının değiştiği, 10191 sayılı ilama konu olan imalatta kesintinin tespit yılı birim fiyatlarıyla, 11590 sayılı ilama konu olan imalatta ise kesintinin imalatın yapıldığı yıl fiyatlarıyla yapılması gerektiğine karar verildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, kararlara uygulanan mevzuat hükmü de aynıdır, sadece aynı mevzuat hükmü farklı yorumlanmıştır.

Dolayısıyla konuları aynı olan ve mahiyetleri de bir olan belirtilen konuda içtihadın birleştirilmesine gerek bulunmaktadır.

Bu itibarla, Temyiz Kurulunca verilen ilamlar arasındaki aykırılığın giderilmesini teminen içtihadın birleştirilmesi gerektiğine çoğunlukla karar verildi.

AZINLIK DÜŞÜNCESİ

832 sayılı Kanunun 80’inci maddesinde; “İşin gereği ve ibraz edilen belgelerin mahiyetleri bir olduğu halde aynı konu hakkında dairelerce veya Temyiz Kurulunca verilen ilamlar birbirine aykırı ise, Birinci Başkan bu ilamları içtihadın birleştirilmesi için Genel Kurula verir.” denilmektedir.

Bu hükme göre dairelerce veya Temyiz Kurulunca aynı konu hakkında verilen ilamların birbirine aykırı olması yanında işin gereği ve ibraz edilen belgelerin mahiyetlerinin de bir olması şartı aranmaktadır.

Oysa, içtihadın birleştirilmesine karar verilen Temyiz Kurulu ilamlarının aynı konu hakkında olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Çünkü, 5.6.2003 tarihli ve 10191 sayılı Temyiz Kurulu ilamına konu edilen ve 21.015 pozundan ödenen kalıp imalatının aslında belirtilen pozdaki imalat olmadığı, dolayısıyla yeni birim fiyat yapılmak suretiyle bedelinin ödenmesi gerektiğinin anlaşılması üzerine, bu imalat için yeni birim fiyat yapılarak bedeli ödenmiştir. 11590 sayılı Temyiz Kurulu ilamına konu olan B-15.313 poz numaralı barajlarda kaya kazılması ve yolda dolguya konulması imalatında ise, sadece depoya konulan malzeme için uygulanan yanlış birim fiyatın düzeltilmesi söz konusu olup, esasen yapılan imalatın miktarında herhangi bir artma ve eksilme söz konusu değildir. Bu nedenle de, her iki konunun aynılığından bahsetmek imkânsızdır.

Her iki ilama dayanak olan 88/13181 sayılı kararnamenin 8’inci maddesinde, “Ödenek dilimleri ile ilgili olarak 6 ‘ncı maddede yer alan hükümler dikkate alınmak şartı ile, kesin hesapta veya işin devamı sırasında herhangi bir imalat için yapılan kesin veya arametraj sonucu bir imalatın miktarında artma veya eksilme tespit edildiği takdirde artan veya eksilen miktar (imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun), geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere, artış veya eksilişin kesinleştiği yılın fiyatları ile değerlendirilir.” denilmekte olup, burada özellikle bir imalatın miktarındaki artma ve eksilme vurgulanmıştır. Temyiz Kurulunun 14.3.2005 tarihli ve 11590 sayılı ilamına konu edilen B-15.313 poz numaralı barajlarda kaya kazılması ve yolda dolguya konulması imalatında herhangi bir imalat artışı olmadığı, sadece imalatın depoya nakledilen kısmına uygulanan birim fiyatın düzeltilmesi söz konusu olduğu halde, 10191 sayılı ilama konu olan 21.015 poz numarasıyla bedeli ödenen imalatın tamamen farklı bir imalat olduğu anlaşıldığından, bunlar arasında konu aynılığından ve mahiyet birliğinden bahsedilemez. Bu nedenle, müzakere edilen Temyiz Kurulu kararlarındaki konular arasında ayniyet bulunmamaktadır.

Ayrıca, her iki karara konu olan yapım işlerindeki imalatların gereklilikleri de farklı olduğundan, işin gereği de aynı değildir.

Öte yandan, içtihadı birleştirme kararlarına hukuki güveni tesis etmek ve gelecekteki uygulamalara yön vermek amacıyla başvurulmaktadır. Oysa, fiyat farkı kararnamesi gibi sık sık değişmesi mümkün olan bir mevzuata dayanılarak içtihadı birleştirme kararı verilmesi hukuki güvenin tesisine hizmet etmemektedir.

Bu itibarla bahis konusu ilamlar esas alınmak suretiyle içtihadın birleştirilmesine imkân bulunmamaktadır.

KONU İLE İLGİLİ MEVZUAT

28.7.1988 tarihli ve 88/13181 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Sektörüne Dahil İdarelerin İhalesi Yapılmış ve Yapılacak İşlerinde İhale Usul ve Şekillerine Göre Fiyat Farkı Hesabında Uygulayacakları Esasların;

“İş Programları ve Ödenek Dilimleri” başlıklı 6’ncı maddesinin ikinci fıkrası:

Herhangi bir yıla ait onaylı iş programındaki ödenek harcanamadığı takdirde ertesi yıl yapılacak hakedişlerde, bu hakediş toplamları ödeneğin harcanamayan kısmına eşit olana kadar, iş programı gerçekleştirilmemiş yılın fiyat farkının uygulanmasına devam edilecektir.

“İmalat Tespiti ve Hesap Esasları” başlıklı 8’inci maddesinin ikinci fıkrası:

Ödenek dilimleri ile ilgili olarak 6’ncı maddede yer alan hükümler dikkate alınmak şartı ile, kesin hesapta veya işin devamı sırasında herhangi bir imalat için yapılan kesin veya ara metraj sonucu bir imalatın miktarında artma veya eksilme tespit edildiği takdirde artan veya eksilen miktar (imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun), geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere, artış veya eksilişin kesinleştiği yılın fiyatları ile değerlendirilir.

ESAS YÖNÜNDEN İNCELEME

Konu ile ilgili mevzuat incelenerek gereği görüşüldü :

Yapım işlerinde sözleşme aktedildikten sonraki yıllarda yapılan imalatlarda artış veya azalış tespit edilmesi durumunda nasıl hareket edileceği, 88/13181 sayılı Bakanlar Kurulu eki Kamu Sektörüne Dahil İdarelerin İhalesi Yapılmış ve Yapılacak İşlerinde İhale Usul ve Şekillerine Göre Fiyat Farkı Hesabında Uygulayacakları Esasların “İmalat Tespiti ve Hesap Esasları” başlıklı 8’inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre, kesin hesapta veya işin devamı sırasında herhangi bir imalat için yapılan kesin veya ara metraj sonucu bir imalatın miktarında artma veya eksilme tespit edildiği takdirde, ödenek dilimleri ile ilgili olarak 6’ncı maddede yer alan hükümler dikkate alınmak şartı ile, imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun, artan veya eksilen miktar, geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere, artış veya eksilişin kesinleştiği yılın fiyatları ile değerlendirilecektir.

Anılan Kararnamenin 8’inci maddesinde geçen “bir imalatın miktarında artma veya eksilme ” ifadesinden, hakedişte birim fiyat, yeni fiyat ya da birim fiyat tariflerinde yer alan Not hükümleri gereği hesaplanan birim fiyat poz numaraları itibarıyla kalem kalem gösterilen ve ayrı ayrı birim fiyatı bulunan tüm imalatların anlaşılması gerekmektedir.

Zira, ilgili Kararnamenin 6’ncı maddesindeki “yılı ödeneğini doldurma” şartının yerine getirilmesinin takibi ancak, yapılan imalatın bedellerinin hesaplanması ile mümkündür. O halde, hakedişte yazılı her bir imalat kalemi için ödemeye esas alınan her bir birim fiyat tutarı aynı zamanda imalat miktarı anlamını da taşımaktadır.

Bu çerçevede, “yolda kaya kazılması ve dolguya konulması” birim fiyatı bir imalatı gösterdiği gibi söz konusu birim fiyatın Not hükmü gereği % 75’inin ödenmesini öngören “yolda kaya kazılması ve depoya konulması” ameliyesi de ayrı bir imalat kalemini oluşturmaktadır.

Yapım işlerindeki imalat artış veya azalışı, sözleşme ekinde birim fiyatı belirlenmiş bir imalat kaleminde olabileceği gibi, yeni birim fiyat yapılmasını gerektiren bir imalat kaleminde de meydana gelebilir. Aynı şekilde, belli bir birim fiyattan bedeli ödenen, ancak işin devamı sırasında veya bitiminde farklı birim fiyattan ödenmesi gerektiği anlaşılan imalatlardaki artış veya eksilişler de bu meyanda değerlendirilmelidir. Çünkü, bu durumda daha önce bedeli ödenen fakat sonradan yeni fiyat yapılarak ödenmesi gerektiği tespit edilen imalat kalemlerinden her birinin ayrı bir imalat olduğu ortaya çıkmaktadır.

Yapım işlerinde sözleşme yılından sonra herhangi bir nedenle birim fiyatın değişmesi nedeniyle meydana gelen imalat artış ve azalışlarında 88/13181 sayılı Kararnamenin 6 ve 8’inci maddesi hükümleri gereği, tespit yılı fiyatlarının uygulanması, bu çerçevede eksilen imalat için yapılacak kesintinin de imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun, geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere, eksilişin kesinleştiği yılın fiyatları ile yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, herhangi bir nedenle daha sonra birim fiyatın değişmesi suretiyle önceki yıllarda yapılan imalatta meydana gelen azalışlardaki kesintinin, imalatın yapıldığı yıl fiyatlarıyla yapılması halinde, eksilen imalat miktarı kadar yılı ödeneği harcanmamış olacaktır. Bu uygulama şekli de 88/13181 sayılı Kararnamenin anılan 6 ve 8’inci maddesi hükümlerine aykırı bulunmaktadır.

Görüleceği üzere, yapım işlerinde sözleşme yılından sonra yapılan imalatlardaki azalışlarda tespit yılı fiyatları yerine, imalatın yapıldığı yıl fiyatları esas alınarak kesinti yapılması 88/13181 sayılı Kararnamenin 6 ve 8’inci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

Bu itibarla, yapım işlerinde sözleşme yılından sonra yapılan imalat kalemlerinde artış veya eksiliş bulunması halinde, imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun, tespit yılı fiyatlarının esas alınarak ödeme veya kesinti yapılması gerekmektedir.

SONUÇ

Yapım işlerinde sözleşme yılından sonra, herhangi bir nedenle bir imalatın birim fiyatının değişmesi halinde meydana gelen imalat artış ve azalışlarında, imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun, geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere, artan veya eksilen miktara, artış veya eksilişin kesinleştiği yılın fiyatlarının uygulanması gerektiğine ve içtihadın Temyiz Kurulunun 5.6.2003 tarihli ve 10191 sayılı ilamı yönünde birleştirilmesine 6.10.2008 tarihinde çoğunlukla karar verildi.

AZINLIK DÜŞÜNCESİ

Yapım işlerinde sözleşme yılından sonra yapılan imalatlara farklı fiyatın uygulanması gerektiğinin anlaşılması esasen, söz konusu imalatlarda bir artış veya eksiliş olarak kabul edilemez. Çünkü, esasen bu durumda, 88/13181 sayılı Kararnamenin 8’inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen tarzda bir imalat artışı veya azalışı söz konusu olmayıp, yanlış uygulanan birim fiyatın doğrusunun uygulanması yapılmaktadır. Bunun da imalat artışı veya azalışı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, sadece uygulanan birim fiyatın değişmesi durumunda, imalattan yapılacak kesintinin imalatın yapıldığı uygulama yılı fiyatlarıyla gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, yapım işlerinde sözleşme yılından sonra birim fiyatın değişmesi nedeniyle meydana gelen imalat artış ve azalışlarında, artan veya eksilen miktara, artış veya eksilişe konu olan imalatın yapıldığı yılın fiyatlarının uygulanması gerektiğinden, içtihadın Temyiz Kurulunun 14.3.2005 tarihli ve 11590 sayılı ilamı yönünde birleştirilmesi gerekir.

AZINLIK DÜŞÜNCESİ

832 sayılı Sayıştay Kanununun 80’inci maddesi uyarınca içtihadın birleştirilebilmesi için dairelerce veya Temyiz Kurulunca aynı konu hakkında verilen ilamların birbirine aykırı olması yanında işin gereği ve ibraz edilen belgelerin mahiyetlerinin de bir olması şartı aranmaktadır.

Oysa, içtihadın birleştirilmesine konu edilen Temyiz Kurulu ilamlarının aynı konu hakkında olduğunu iddia etmek mümkün olmadığından, içtihadın Temyiz Kurulunun 5.6.2003 tarihli ve 10191 sayılı ilamı yönünde birleştirilmesi uygun değildir.

Devamı

Anayasa Mahkemesinin E: 2015/67, K: 2016/21 Sayılı Kararı

15 Nisan 2016 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 29685

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2015/67

Karar Sayısı: 2016/21

Karar Tarihi: 16.3.2016

İtiraz Yoluna Başvuran: Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi

İtirazın Konusu: 18.3.1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu‘nun 74. maddesine, 27.5.2007 tarihli ve 5673 sayılı Kanun‘un 1. maddesiyle eklenen geçici fıkrada yer alan “…kısa ve uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmazlar.” ibaresinin Anayasa’nın 2., 10. ve 60. maddelrine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

Olay: Geçici köy korucusu olarak görev yapan davacı tarafından, siorta primlerinin yatırılması ve sosyal güvencesinin sağlanmasına yönelik talebinin reddine ilişkin işlemin iptali için açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

Tamamı İçin Tıklayınız

Devamı

Anayasa Mahkemesinin E.2015/97, K.2016/10 Sayılı Kararı

03 Mart 2016 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 29642

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2015/67

Karar Sayısı: 2016/10

Karar Tarihi: 10.2.2016

İtiraz Yoluna Başvuran: Trabzon 2. İş Mahkemesi

İtirazın Konusu: 31.5.2006  tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu‘nun 96. maddesinin birinci fıkrasının, 13.2.2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanun‘un 44. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin, Anayasa’nın 2., 13., 35., 60 ve 125. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

Olay: Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hatalı işlemi sonucu yesiz olarak yapıldığı tespit edilen sağlık yardımının iadesi için ilgili aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine Kurum tarafından açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

I- İptali İstenilen Kanun Hükmü

Kanun’un itiraz konusu kuralı da içeren 96. maddesi şöyledir:

“Yersiz ödemelerin geri alınması

MADDE 96- Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerineş, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;

a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,

b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan,

itibaren hesaplanacak olan kanuni faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.

Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanuni faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.

Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanuni faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.

Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

Tamamı İçin Tıklayınız

Devamı
Open chat
Merhaba
Nasıl yardımcı olabilirim?