01 Temmuz 2014 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 29047

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:

ESAS NO           : 2014/4663

KARAR NO      : 2014/4855

YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ   : İzmir 3. Tüketici Mahkemesi

TARİHİ             : 19/03/2013

NUMARASI      : 2012/237-2013/183

DAVACI            : T.C. Ziraat Bankası vekili avukat ………… Bayrak

DAVALI            : ……………. Akoğlu

Taraflar arasındaki tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığıtarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, Gaziemir Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 27.02.2012 tarih ve 2012/55 karar sayılı kararı ile 1.317,10 TL nin davalı tüketiciye iadesine karar verildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 1.317, 10 TL lik uyuşmazlık için karar verme yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle kararın görev yönünden iptaline karar verilmiş, karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi bulunduğu ve kredinin kullanımı sırasında davalıdan 1.317, 10 TL masraf alındığı hususu ihtilaflı değildir. Uyuşmazlık, tüketici sorunları hakem heyetinin bu miktara ilişkin uyuşmazlık hakkında karar verme yetkisinin bulunup bulunmadığı hususundadır.

4077 sayılı Yasanın 22. maddesi gereğince; değeri beş yüz milyon liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunlu olup, bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararların tarafları bağlayacağı, bu kararların ise İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirileceği, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği kararın kesin olduğu, değeri beş yüz milyon lira ve üstündeki uyuşmazlıklarda ise tüketici sorunları hakem heyetlerinin verecekleri kararların ancak tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebileceği, kararların bağlayıcı veya delil olacağına ilişkin parasal sınırların ise her yılın Ekim ayı sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Endeksinde meydana gelen yıllık ortalama fiyat artışı oranında artacağı belirtilmiştir.

4077 sayılı Yasanın 22. maddesinde belirlenen kesinlik sınırı 01.01.2012 tarihi itibariyle 1.161,67 TL olarak belirlenmiş olup, davaya konu olan bedelin 1.317,10 TL olduğu nazara alındığında, kararın infaz edilmesi mümkün olmayıp, ancak tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebileceği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının eldeki davayıaçmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. HMK 114. maddesi gereğince hukuki yarar dava şartı olup, davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile İzmir 3.Tüketici Mahkemesinin 19.03.2013 tarih ve 2012/237 esas 2013/183 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 25.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:

ESAS NO           : 2014/10886

KARAR NO       : 2014/11683

YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ   : Ünye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ              : 28/11/2012

NUMARASI      : 2012/54-2012/90

DAVACI            : …….. Kemal Yılmaz vekili avukat ………….. Efil

DAVALI            : ………….. Okuyan

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği  konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/66e esas sayılı dosyasında davalının vekilliğini üstlendiğini, ancak davalının gerekçe göstermeksizin kendisini azlettiğini ileri sürerek 1.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.

Davacı, Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/66e esas sayılı dosyasında davalının vekilliğini üstlendiğini, ancak davalının gerekçe göstermeksizin kendisini azlettiğini ileri sürerek 1.200,00 TL vekalet ücretinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmış, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12/2. maddesi hükmüne göre yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına 400,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Ünye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28/11/2012 tarih ve 2012/54 esas 2012/90 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 14.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:

ESAS NO            : 2014/10888

KARAR NO       : 2014/11684

YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ   : Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)

TARİHİ              : 17/05/2013

NUMARASI      : 2013/12-2013/45

DAVACI            : T.C. Ziraat Bankası vekili avukat Ali ……………. Alasya

DAVALI             : ……………… Sağlam

Taraflar arasındaki hakem heyeti kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının konut kredisi kullandığını, davalının müracaatı üzerine Gökçeada Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 10/12/2012 tarih ve 2012/16 sayılı kararı ile; kredinin kullanımı sırasında alınan 682,50 TLücretin tüketiciye iadesine karar verildiğini ileri sürerek tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi bulunduğu ve davacı banka tarafından 682,50 TL masraf alındığıhususu ihtilaflı değildir. Uyuşmazlık, alınan bu dosya masrafının haksız şart niteliğinde olup olmadığı ve davalı tüketiciye iade edilip edilmeyeceği hususundadır.

Davalı, davacı bankadan konut kredisi kullandığını, bu sırada kendisinden 682,50 TL masraf kesildiğini belirterek, bu paranın iadesi için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine müracaat etmiş, Gökçeada Kaymakamlığı Tüketici SorunlarıHakem Heyeti’nin 10/12/2012 tarih ve 12 sayılı kararı ile; söz konusu masrafın davalıya iadesine karar verilmiş, davalıbankanın hakem heyeti kararının iptali istemiyle açtığı davada mahkemece; davanın kabulüne, Gökçeada KaymakamlığıTüketici Sorunları Hakem Heyetinin 10/12/2012 tarih ve 12 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklımüzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığısözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa Konseyi’nin 05.04.1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, “Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez” hükmü yer almaktadır.

Yine 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki “haksız şart” kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflıolarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 sayılıKanunun değişik 6. ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise “satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu” hükmü getirilmiştir.

Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davalı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu, makul ve belgeli masrafların neler olduğunun tespiti noktasında rapor alınarak hasılolacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17/05/2013 tarih ve 2013/12 esas 2013/45 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 14.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:

ESAS NO           : 2014/10890

KARAR NO       : 2014/11685

YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ   : Kadınhanı Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)

TARİHİ              : 18/06/2013

NUMARASI      : 2013/63-2013/116

DAVACI            : Ziraat Bankası A.Ş.

DAVALI            : …………. Yılmaz Çakır vekili avukat …………. Koyuncu

Taraflar arasındaki hakem heyeti kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının konut kredisi kullandığını, davalının müracaatı üzerine Kadınhanı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25/03/2013 tarih ve 2013/496 sayılı kararı ile; kredinin kullanımı sırasında alınan 445,07 TLücretin tüketiciye iadesine karar verildiğini ileri sürerek tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi bulunduğu ve davacı banka tarafından 445,07 TL masraf alındığıhususu ihtilaflı değildir. Uyuşmazlık, alınan bu dosya masrafının haksız şart niteliğinde olup olmadığı ve davalı tüketiciye iade edilip edilmeyeceği hususundadır.

Davalı, davacı bankadan konut kredisi kullandığını, bu sırada kendisinden 445,07 TL masraf kesildiğini belirterek, bu paranın iadesi için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine müracaat etmiş, Kadınhanı Kaymakamlığı Tüketici SorunlarıHakem Heyeti’nin 25/03/2013 tarih ve 496 sayılı kararı ile; söz konusu masrafın davalıya iadesine karar verilmiş, davalıbankanın hakem heyeti kararının iptali istemiyle açtığı davada mahkemece; davanın kabulüne, Kadınhanı KaymakamlığıTüketici Sorunları Hakem Heyetinin 25/03/2013 tarih ve 157 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklımüzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığısözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa Konseyi’nin 05/04/1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, “Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez” hükmü yer almaktadır.

Yine 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki “haksız şart” kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflıolarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 SayılıKanunun değişik 6 ve 31 maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise “satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu” hükmü getirilmiştir.

Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davalı bankadan bu yönde delilleri sorulduktan sonra, konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu, makul ve belgeli masrafların neler olduğunun tespiti noktasında rapor alınarak hasılolacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Kadınhanı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/06/2013 tarih ve 2013/63 esas 2013/116 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 14/4/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinden:

ESAS NO             : 2014/10891

KARAR NO        : 2014/11686

YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ    : Hınıs Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)

TARİHİ               : 10/07/2013

NUMARASI       : 2013/119-2013/137

DAVACI             : Ziraat Bankası vekili avukat Mustafa Karaca

DAVALI              : ………….. Ek vekili avukat ……………. Kurt

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının konut kredisi kullandığını, davalının müracaatı üzerine Hınıs Kaymakamlığı Tüketici SorunlarıHakem Heyetinin 13/05/2013 tarih ve 2013/159 sayılı kararı ile; kredinin kullanımı sırasında alınan 880,00 TL ücretin tüketiciye iadesine karar verildiğini ileri sürerek tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi bulunduğu ve davacı banka tarafından 880,00 TL masraf alındığıhususu ihtilaflı değildir. Uyuşmazlık, alınan bu dosya masrafının haksız şart niteliğinde olup olmadığı ve davalı tüketiciye iade edilip edilmeyeceği hususundadır.

Davalı, davacı bankadan konut kredisi kullandığını, bu sırada kendisinden 880,00 TL masraf kesildiğini belirterek, bu paranın iadesi için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine müracaat etmiş, Hınıs Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 13/05/2013 tarih ve 159 sayılı kararı ile; söz konusu masrafın davalıya iadesine karar verilmiş, davalı bankanın hakem heyeti kararının iptali istemiyle açtığı davada mahkemece;  davanın kabulüne, Hınıs Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 13/05/2013 tarih ve 159 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

Davacı tarafından davalı bankadan kullanılan konut kredisi nedeniyle masraf alındığı, davanın tüketici sorunlarıhakem heyetine müracaat ettiği, tüketici sorunları hakem heyetinde görev alan baro temsilcisinin aynı karara yönelik olarak açılan tüketici hakem heyeti kararının iptali davasında davalı vekili olarak görev aldığı hususu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık tüketici sorunları hakem heyetinde baro temsilcisi olarak görev alan avukatın söz konusu karara ilişkin tüketici mahkemesinde görülen davada taraflardan birisinin vekili olarak görev alıp alamayacağı hususundadır. Avukatın kendisine gelen işin reddi zorunluluğunu düzenleyen 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 38/1-c maddesine göre; “Avukat; Evvelce hâkim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak o işte görev yapmış olursa, teklifi reddetmek zorunluluğundadır.” Buna göre; davalı tarafından kendisinden alınan kredi masrafların iadesi için tüketici sorunları hakem heyetine yapılan müracaat üzerine tüketici sorunları hakem heyetinde baro temsilcisi olarak görev alan davalı vekili avukatın, anılan yasa hükmü gereğince bu kararın iptali istemiyle tüketici mahkemesinde açılan davada davalı vekili olarak görev yapması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Hınıs Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/07/2013 tarih ve 2013/119 esas 2013/137 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 14/4/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.